17 Mayıs 2011 Salı

TELEFONUN ZARARLARI

Teknolojinin en büyük göstergelerinden olan artan telefon kullanımı,olumlu yönlerinin yanısıra yanında olumsuz yönlerini de getiriyor.Telefonu her yerde görebiliriz ve oldukça bol kulanım,genellikle gençler sürekli kulanırlar Mesaj halinde ve saatlerce konuşma halinde olabilir. Oysa,telefonun zararları,zararlı etkileri ise oldukça boldur başta yaydığı radyasyon nedeni ile hücrelerdeki elektriksel aktivite ve beyindeki gelişmişliği etkiler. Bilimsel ve biyolojik etkilerinin yanısıra,oldukça çok zaman harcama,mali yükümlülük de etkilerinden bazılarıdır. 

              ÖNCE                                                                                 SONRA

 
                                                                   
                                                                                                                           


















            




TELEFONUN HAYATIMIZDAKİ YERİ

Teknoloji de cep telefonunun, hayatımızda ki yerine baktığımız da insanın, bilimi kullanarak, doğa ya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplindir. Teknoloji somut ve deneysel anlamda temel olarak teknik yönden yeterli küçük bir grubun örgütlü hiyerarşi yardımıyla bütünün geri kalanını (insanlar, olaylar, çevre, makinalar) gibi üzerinde denetimi sağlamasıdır. Cep telefonu da bu bütünün bir parçası olma yolunda hızla ilerlemektedir. 
   Cep telefonlarının yaşamımızın vazgeçilmez birer parçası, oluşunun zamanını tam olarak bilmekteyiz. Yalnız bir gerçeği var ki oda hayatımızın vazgeçilmezleri olmuşlar.
Teknolojinin ilerlemesiyle hayatımızı devam etme süresince nasıl ki yemek, içmek olmadan yaşam devam etmiyorsa cep telefonlarına da o şekil endekslenmişiz. o­nunla yatıp o­nunla kalkar olmuşuz. Çogumuz artık saat kullanmaz olmuşuz, hesap makinesi, olarak kullanmışız, elektiriği olmayan bir binadan inerken ya da çıkarken bize el feneri görevi gören yol gösteren olmuştur, sıkıldığımızda oyunlar oynadığımız makine olmuştur.
Teknolojisi öyle ilerliyor ki bir aldığımızı sonra beğenmez oluyoruZaten enteresan bölümü ya da beni düşündüren kısmı bayramlar da ya da özel günler de birincil derece yakınlaşmalar sıcak yüz yüze görüşmeler olması gerekirken toplu mesajlar, sanal ortam da çetleşmeler aşk tazelemeler, sık sık görüşmeler , kısaca duygu ve düşüncelerimizi aktarmak, buluşmak ayrılmak , kimi zaman iyi sonuçlar, kimi zaman kötü sonuçlar da hep yanımızda yakın olan tuşlarla gerçekleşiyor bu işlemler hepimizin yaptığı, imdadımıza koşan cep telefonlar.
 Sabit telefonların kullanılmadığı, ya da aza indirgenmesi, gezdiğimiz gördüğümüz ortamları, fotoğraf karesine almamızla fotoğraf makinelerinin fazla kullanılmaması, kameranın yalnız işi olanlar tarafından ele alınması, radyo tv internet , hatta otomobillerimizde ki kontak anahtarı yerine cep telefonu kullanılacak duruma gelmişiz,hayatımızın büyük bir bölümünü kaplar olmuş bu cep telefonları.
Keşfinden ve her insanın eline bir tane geçmesinden itibaren başkalarını daha çok merak etmemize yol açan alettir. Aradığımızda kişiye ulaşamadığımız da, telefonu niye kapalı acaba nerde? Ne oldu niye kapalı düşüncelerine gireriz. Telefonla aradığımızda açmadığı taktirde yaptığımız tavırlar, oluyor.Telefon , insan ilişkilerine kadar özel ve sosyal hayatımızı ele geçirmeye tanık oluyoruz.   

16 Mayıs 2011 Pazartesi

ALEXANDER GRAHAM BELL' İN HAYATI

3 Mart 1847 yılında İskoçya’da Edinburgh’da doğdu. Edinburgh’daki McLauren’s Akademisinde öğrenim gördü. 1860 yılında Kraliyet Lisesi’nden mezun oldu. Graham Bell’in iki erkek kardeşi veremden öldü. Bu ölümler nedeni ile doktorlarının tavsiyesine uydular ve Kanada’ya göç ettiler. 2 sene gibi kısa bir süre burada yaşadıktan sonra Amerika’ya yerleştiler.1873 yılında Boston Üniversite’sinde ses fizyolojisi profesörü oldu.
Kullanılabilir ilk telefonun icadını 1875 yılında yaptı ve patentini 1 yıl sonra aldı.1877 yılında Bell Telephone Company adlı şirketi kurdu. 1880 yılında şirketten ayrıldı ve işitme engelliler üzerinde çalışmak için Volta Laboratuvarı’nı kurdu. İşitm engelliler için konuşmaların ışınlar aracılığı ile iletilebilmesini sağlayan Photophone isimli icadını gerçekleştirdi.
1880 ve 81 yılları arasında Edison’un Fonograf’ını geliştirmeye çalıştı. Bu araştırma geliştirme sonucunda kayıt tutabilen Graphopone ortaya çıktı. Bu prototip ile yaptığı kayıtlar halen Amerika’daki Smithsonian Enstitüsü’nde saklanmaktadır.
Aynı yılın sonlarına doğru ilkel bir metal dedektör icat etti. Bunu geliştirmek için herhangi bir çaba göstermedi ancak 1925 yılında aynı temellere dayanan daha gelişmiş bir modeli Gerhard Fisher icat edecekti.Yeni doğan bir bebeği solunum rahatsızlığı nedeniyle ölünce bunun üzerinde çalıştı. Yapay bir akciğer üretmeyi başardı ve adını Vacuum Jacket koydu.
10 Kasım 1882 yılında Amerikan vatandaşlığına geçti. Bir yıl sonra Dünyaca ünlü bilim dergisi Science’ın kurulmasında birçok katkısı oldu.1888 yılında ise National Geographic Society’nin kurulmasına yardımcı oldu. Sağır vatandaşlara konuşma öğretmek için bir dernek kurdu.
1904 yılında Bileşik Hücresel Hava Aracı isimli bir icat için patent aldı. 1907 yılında havacılık deneyleri birliğinin kurulmasına yardımcı oldu.
Hayatı boyunca 30 patent aldı ve75 yaşına geldiğinde 1922 yılında hayata gözlerini kapadı.

TELEFONUN GELİŞİMİ


1876: İlk telefon görüşmesi Alexander Graham Bell ile yardımcısı Thomas Watson arasında yapıldı. Bell, yan odadaki Watson'a, ''Watson, buraya gel! Seni görmek istiyorum'' dedi.
1915: Şehirlerarası ilk görüşme yine Bell ve Watson arasında yapıldı. Bell, New York'tan o anda San Francisco'da bulunan Watson'a yine onu görmek istediğini söyledi. Watson da, ''Bu bir hafta sürer'' diye yanıtladı.
1924: İlk cep telefonları, ilkokul öğrencisinden bile büyük radyolardı ve üzerlerinde büyük bir anten bulunuyordu.
1978: İlk hücresel telefon sistemi Japonya'da kuruldu. Bunu İskandinavya ve 1983'te de Chicago izledi.
1983: Uzmanlar, 2000 yılında ABD'deki cep telefonu abonelerinin sayısının 1 milyonu bulacağını ileri sürdüler. Şu anda, ABD'de 100 milyon cep telefonu abonesi bulunuyor.
2003: İnsanlar cep telefonunu artık, oyun oynamak, internette ''sörf'' yapmak, resim çekmek ve konuşmak için kullanıyor. Cep telefonları, küçük birer bilgisayar haline geldi.

TÜRKİYE'DE İLK TELEFON

Türkiye’de ilk telefon 1908 yılında uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 yılında hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 yılında Ankara’da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT’nin 1970′lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye’de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.
Kablosuz ev telefonu,
Türkiye’nin milletlerarası telefon santralı İstanbul’daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallariyla irtibatı 1985 yılı itibariyle altı yoldan olmaktadır.Bunlar:
1. Edirne (Bulgaristan) hattı
2. İzmir (Yunanistan) hattı

3. Antalya (İtalya) hattı
4. İskenderun (Suriye) hattı
5. Diyarbakır (Irak) hattı
6. Ankara (Rusya) hattı

Diyarbakır’dan Bağdat’la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır; daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat’a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994)

TELEFONUN TEKNİĞİ

Bir elektrik devresi üzerinden bir telefon konuşmasının yapılması sırasında meydana gelen olaylar şöylece sıralanabilir:
1. Ses enerjisi mekanik enerjiye dönüşür.
2. Mekanik enerji elektrik enerjisine dönüşür.
3. Elektrik enerjisi nakledilir.
4. Karşı tarafta elektrik enerjisi manyetik enerjiye dönüşür.
5. Manyetik enerji mekanik enerjiye dönüşür.
6. Mekanik enerji ses enerjisine dönüşür.

Elektrik titreşimlerinin iletkenlerdeki yayılma hızı esas titreşimlerinin havadaki yayılma hızından birkaç yüz bin kere daha fazla olduğundan (200-300 bin km/sn mertebesinde) telefon ile konuşanlar, aradaki uzaklığa rağmen, karşı karşıya bulunuyorlarmış hissine sahiptirler. Telefon sistemi üç ana görev yapar. İki abone arasında konuşma irtibatını sağlar ve aboneler arasında çağırma, meşgul çevirme, ses sinyalleri üretir. Otomatik olmayan manyetolu telefonlarda bu işlemler elle yapılır.
Bir telefon aletinde bulunan belli başlı parçalar şunlardır:
1. Ses alıcı (mikrofon)
2. Mikrofon akım kaynağı
3. Ses verici (kulaklık)
4. Çağırma ve çağrılma düzenleri
5. Devre açıp kapayıcılar, anahtarlar
6. Çağırma kadranı

Manuel ve otomatik santrallara bağlı telefon aletleri birbirinden farklıdır. Herbirinde yukardaki parçaların bazıları bulunur. Telefonun ahizesi sesi elektrik enerjisine ve elektrik enerjisini de sese çevirir. Otomatik telefon cihazında ahize kaldırıldığında devreyi açan bir anahtar ve ön tarafta numaratörü mevcuttur. Telefon ahizesi kaldırılınca telefonla santral arasında elektrik devresi kurulur. Ahizeden ton sesi duyulur. Numaratörden, mesela 6 rakamı çevrilince elektrik devresi altı defa açılıp kapanmış olur. Elektrik devresindeki açılıp kapanmalar sinyal olarak santralda devreler vasıtasıyle sayılır.
Muhaberenin konuşma şeklinde olması şart değildir. Lokal santrallara konulan bilgisayarlar gönderilen sinyal cinsine göre seçim yaparak dağıtımı analog telefon, sayısal telefon, faksimile, teleks, televizyon bilgi işlem şekillerinde terminallere ulaştırır. Böylece telefon konuşmaları yanında televizyon, faksimil resim ve yazı, teleks, bilgisayar işlemleri de çok süratli ve kaliteli olarak yürütülür.Muhabere hatları: Muhabere (haberleşme) imkânları çok çeşitlidir.Bunlar:
1. İki telli analog radyo sinyal hattı (1 konuşma)
2. Anolog radyo röle link hattı (30 konuşma)
3. Sayısal radyo röle link hattı (1920 konuşma)
4. Çok kollu koaksiyel kablo hattı (7680 konuşma)
5. Fiberoptik kablo hattı (10.000 konuşma ve üstü)
6. Muhabere uydular hattı (20.000 konuşma)


İki telli konuşma devreleri uzak mesafelerde kayıplar çok arttığı ve kanal sayısı sınırlı olduğu için şehir içi dağıtım sistemi dışında kullanılmaz. Muhabere sistemleri radyo yayınlarından istifadeyle kapasite ve kalite yönünden çok gelişmiştir. Telefon konuşmaları hem doğrudan analog sinyal olarak hem de bu analog sinyalin sayısal sinyal haline çevrilmesinden sonra yayınlanarak yapılabilmektedir. Analog sinyal de yankı problemi ve sinyal gürültü seviyesi yüksek olduğu için terk edilmiş sayısal sinyal sistemine geçilmiştir.
Sayısal sinyal sistemlerinde, analog sinyal dilimlere bölünerek düzgün palslara ayrılır. Bu palslar daha sonra kodlanarak verici anteninden ’0′, ’1′ sayısal yayın olarak gönderilir. Kodlanma işlemi her konuşma için ayrı ayrı yapılabildiği için bir antenden aynı anda binlerce sayıda konuşma palslar halinde yayınlanabilir. Alıcı telefon, istasyondan alınan bu binlerce yayın tekrar kod çözücüde çözümlenerek, audio sinyal haline çevrilerek santral mantık devresinden geçerek abonelere ulaşır. Kodlanmış palslar antenden yayınlanabildiği gibi koaksiyel kablolardan da gönderilebilir. Koaksiyel kablolarda kayıplar çok azalır. Koaksiyel kablo yerine bundan daha süratli yüksek kapasiteli ve kayıp oranı çok düşük optik fiber kablolar da kullanılabilir. Optik fiber sisteminde kodlanmış sayısal sinyaller optik sinyallere çevrilerek gönderilir. Karşı santralde optik sinyaller önce elektronik sinyallere daha sonra da odyo analog sinyale çevrilerek lokal santral mantık devresinden abonelere ulaştırılır.
İki telli muhabere sisteminde aynı anda bir konuşma yapılır. Halbuki pals kod modüleli sayısal radyo link muhabere sisteminde 30 kanal mevcuttur. Koaks kablolu sayısal radyo link muhabere sistemiyse en az saniyede 30 megabit bilgi gönderme kapasitesine sahip olup, 1920 kanallıdır. 1985 senesinde F. Almanya’da hizmete girmiş olan böyle bir sistem saniyede 565 mbit kapasiteye; bir başka ifadeyle aynı anda 7680 konuşma veya bilgi aktarmaya müsaittir. Fiberoptik sistemler 140 mbit/saniye ve daha yukarı kapasitede görev yapmaktadır. Fiberoptik muhabere sistemi kapasite yüksekliği, montaj kolaylığı, bakım istememesi, yüksek kaliteli bilgi göndermesiyle mevcut sistemlerin en mükemmelidir.
Özet olarak telefon santrallarının isimleri şunlardır: Elektromekanik telefon santralı, elektronik telefon santralı, otomatik telefon santralı, şehirlerarası telefon santralı, transit telefon santralı, yarıelektronik telefon santralı, yarıotomatik telefon santralı, mahalli (yerel) telefon santralı… olmak üzere çeşitleri vardır (1994).
Telefonun tatbikatta sağladığı en büyük fayda muhaberenin süratli bir şekilde yapılmasıdır. Fiberoptik, koaksiyel kablo ve elektromanyetik yollarla uydulardan yansıtılarak yapılan telefon görüşmeleri dünyanın her köşesini birbirine bağlamıştır. Telefon sistemlerinin kanal kapasiteleri her geçen gün artmaktadır. Kanal sayısında artışlar telefonu daha da pratik bir hale sokmaktadır. Telekomünikasyon arasındaki önemli gelişmelerden biri de, telsiz telefonun ortaya çıkmasıdır. Kısa dalga radyo alıcı–vericilerin normal telefon sistemine bağlamasıyla hareket halinde telefonla konuşma imkânı ortaya çıkmıştır. Bu sistemle bölgeler arası kesintisiz bağlantı olduğu gibi, çok uzun menzilli yolculuklar yapan bile istediği yeri anında arayabilir.

TELEFONUN TEKNOLOJİSİ

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki bağlantı üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Çoğu defa bir bağlantı demir tel, diğer bağlantı toprak olduğu için yitimler fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça bağlantılar yetişmemeye başladı. 1886 yılında tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) kısadevresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar giderildi.
Telefonda en büyük adımlardan biri operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 yılında geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu düzenek 1920 yılında Bell düzeneği olarak geliştirilmiştir. 18 Ekim 1892′de Chicago ve New York arasında ilk uzun telefon hattı açıldı. 1948 yılından sonra ise transistörün aygıtının sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 yılında ABD’de servise konulmuştur.
Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından yararlanılmasıdır. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek bağlantı üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak olasıdır.
 Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar izlemiştir.
Anakaralar arası telefon konuşmaları 1915 yılında başlamıştır. İlk konuşma Paris’le ABD’de Arlingon arasında yapılmıştır. Anakaralar arası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 yılında Florida ile Havana arasında 185 km’lik uzaklıkta yapıldı. Sonuç doyurucu olduğu için 1956 yılında New York ile Londra arasına aynı düzenek kuruldu.
Uydu aracılığıyla anakaralar arası ilk telefon konuşmaları 1960 yılında başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD’nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon bağlantısı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular izledi. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi ya da uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 yılında uzay mekiği Discovery’nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye olanak verir.